İSTANBUL ADALAR İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

29 MAYIS İSTANBUL'UN FETHİ

İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Neşe VURAL , 29 Mayıs İstanbul'un Fethinin 567. Yıl Dönümü vesilesiyle bir mesaj yayımladı.
29 MAYIS İSTANBUL'UN FETHİ

 

 

İSTANBUL'UN FETHİNİN 567. YILI KUTLU OLSUN

 

Sekiz bin beş yüz yıllık geçmişe sahip olan İstanbul; Asya ile Avrupa kıtasının birleştiği, deniz ve karanın sarmaş dolaş olduğu, stratejik açıdan büyük öneme sahip bir coğrafyada yer almaktadır. İstanbul'un başkentlik tarihi Roma İmparatorluğu'nun 395 yılında Doğu-Batı olarak ayrılmasından 65 yıl önce başlamıştır. 11 Mayıs 330 tarihinde Roma İmparatoru I. Konstantin İstanbul'u imparatorluğun yeni başkenti yapmıştır. Bu tarihten itibaren yaklaşık 16 asır boyunca, üç büyük imparatorluğa (Roma, Bizans ve Osmanlı) başkentlik yapmaya devam etmiştir.

Tarih boyunca her hükümdarın gönlünde yatan aslan olarak bilinen şehre, değişik zamanlarda farklı inanç ve milletler tarafından toplam 28 kuşatma yapılmıştır. Orta Asya'dan Avrupa'ya göç eden Türklerin kurduğu Avar İmparatorluğu ve Tuna Bulgar Devleti İstanbul'u kuşatan Türk devletleridir. Ancak gerek şehrin coğrafi konumu gerekse sahip olduğu muazzam surları ve savunmasıyla hiçbiri başarıya ulaşamamıştır.

Hz. Muhammed'in "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordu" hadisi adeta Müslümanlar için İstanbul'u bir ideal yapmıştır. Bu uğurda Abbasiler'den Emeviler'e birçok Müslüman devlet çeşitli zamanlarda fetih için İstanbul'a seferler düzenlemiştir. Tıpkı önceki kuşatmamlar gibi Müslümanlar da bu kadim şehrin muazzam savunmasını aşamamışlardır. İstanbul surları dibinde binlerce Müslüman askerle birlikte sahabeler de şehit olmuş ama Peygamber'in övgüsüne mazhar olamamışlardır.

Tıpkı diğer Türk ve İslam devletleri gibi Osmanlı Devleti için de İstanbul ulaşılması gereken kutlu bir hedefti. İstanbul; Yıldırım Bayezid, Musa Çelebi ve II. Murad dönemlerinde sırasıyla 1391-1396, 1411 ve 1422 tarihlerinde kuşatılarak fethedilmek istense de yine öncekiler gibi başarısızlıkla sonuçlanmıştır.  Osmanlı Sultanı II. Murad'ın oğlu II. Mehmet, 1451 yılında henüz 19 yaşında tahta geçtiğinde, tıpkı ataları gibi İstanbul'u fethetmek istemiştir. Öyle ki içindeki fetih arzusu, dünyevi bütün arzularını bastırmış ve Hz. Peygamber'in övgüsüne mazhar olabilmenin hayallerini kurdurmuştur. Arapça, Farsça, Latince, İtalyanca ve Slavcayı çok iyi bilen genç Sultan, aynı zamanda matematik, coğrafya, astronomi, fizik gibi birçok alanda yetenekli ve bilgi sahibi olan entelektüel bir kişiliğe sahiptir. Bu derece donanımlı ve istekli olması, Sultan'a İstanbul'un kapısını açmasında gereken sabrı ve savaş dehasını da beraberinde getirmiştir

Molla Gürânî, Molla Hüsrev ve Akşemseddin gibi alimlerin hocalığını yaptığı, kalbi imanla ve azimle dolan, tarihin ender gördüğü liderlerden biri olan bu genç hükümdar; çağı kapayıp, çağ açacak olan dev toplar döktürmüş, havan topunu icat etmiş, Bizans'a boğazdan gelecek yardımı önlemek için Rumeli Hisarı'nı yaptırmış, gemileri Dolmabahçe sırtlarından kızaklarda yürüterek Haliç'e indirmiş, surların altına tüneller açtırmış ve yine surların dibine kadar yanaşabilen tekerlekli kuleler inşa ettirmiştir.

 İstanbul, Osmanlı Ordusu tarafından 6 Nisan 1453 tarihinde karadan ve denizden kuşatılmıştır. Büyük bir sabır ve azimle devam eden 53 günlük kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453 Salı günü mutlu sona ulaşılmış ve İstanbul II. Mehmet tarafından fethedilerek Bizans İmparatorluğu'na son verilmiştir. Genç Sultan'ın ve ordusunun elde ettiği bu zafer Dünya tarihini etkilemiş ve yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. II. Mehmet ve ordusu Peygamber'in müjdesine nail olmuş ve genç Hükümdar, Fatih Sultan Mehmet Han olarak tarihe geçmiştir.

İstanbul'un fethiyle, orta çağ kapanmış ve yeni bir çağ açılmıştır.  Bu fetih, Türk tarihinin en müstesna olayı olarak kabul edilerek, adına Feth-i Mübin denilmiştir.

II. Mehmet, fethettiği İstanbul'u Osmanlı Devleti'nin başkenti yapmış, süregelen zaman içerisinde İstanbul, Türk-İslam eserleriyle donatılmıştır.

İstanbul'un fethi ile birlikte, "Osmanlı Barışı" olarak tanımlanan hakkaniyet ve insaniyete saygı esasına dayanan birlikte yaşama projesi de gerçekleşme imkânı bulmuştur. Osmanlı yönetiminde karşılıklı tahammül, işbirliği ve saygıya dayalı bu beşeri düzen, yüzyıllar boyu Türkleri bir kurtarıcı olarak gören üç kıtadaki mazlumların da özlemi olmuştur.

Hz. Muhammed'in fetih müjdesine nail olan, Napolyon'un "Dünya tek bir ülke olsa başkenti İstanbul olurdu" diyerek hayranlığını ifade ettiği İstanbul'u bize bahşeden büyük Türk Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Han'ı ve onun kahraman ordusunu saygı, minnet ve rahmetle anıyor, bu güzel vatan için canlarını feda eden bütün şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

İstanbul'un Fethinin 567. Yılı Kutlu Olsun.

 

                                                                                                                                                                                               Neşe VURAL

                                                                                                                                                                                        İlçe Milli Eğitim Müdürü

 

Heybeliada Mah. Refah Şehitleri Caddesi No 37 Adalar / İSTANBUL - 0 (216) 382 40 09

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.